Deprem sırasında ölüme tanık olan, anne-babasını ya da bir yakınını kaybetmiş olan beş yaşından küçük çocukların ölümü bir yetişkin gibi anlamlandırabilmesi mümkün değildir. Zihinlerindeki bu belirsizlik ve kaybın getirdiği yasla,
- Kaygı, huzursuzluk, gerginlik, suçluluk, öfke duygularını daha yoğun yaşayabilirler.
- Gelişimsel gerileme yaşayabilirler (örn., tuvalet eğitimi olan bir çocuğun çiş kaçırması).
- Sessizleşip, içe kapanabilirler.
- Sevdikleri kişiden uzak kalmakta/ayrılmakta zorlanabilirler.
- Tıbbi bir sebebe dayanmayan fiziksel problemler dile getirebilirler (ör. sık sık karın ağrısından yakınma).
- Uykuya geçişte ve uykuda problem yaşayabilirler.
- Ölen kişinin bulunduğu yere gitme gibi konularda ısrar edebilirler.
Çocuklar, ölümü zihinlerinde anlamlandırmaya çabalarlar ve her yaş dönemine ait kavrayış ve çaba farklılık gösterir.
3 yaş ve altı: Ölümü anlamaları mümkün değildir ancak ölümün günlük rutinlerinde neden olduğu değişikliklere tepki verirler.
3-5 yaş: Bu dönemde çocukların bazen sordukları sorular ya da yaptıkları yorumlar, ölümü yetişkinlerin sandığından daha iyi anladıkları yanılgısına düşürebilir. Ancak akılda tutulması gereken, bu yaştaki çocukların ölümü geçici ve geri alınabilir bir şey olarak düşünmeye devam ettikleridir.
Cevaplanması bir yetişkin için dahi zor olan sorular sorabilirler. Çocuklardan, temel endişelerini yansıtacak konulara dair şu soruları bekleyebiliriz:
E: Tüm canlılar doğar, büyür, yaşlanır, ölür. Yaşamın bir başlangıcı ve bitişi vardır ve bu ikisi arasında geçen süreye de yaşam denir. Hepimizin yaşam süreleri birbirinden farklıdır. Onu (kaybımızı) artık göremeyeceğiz. Hepimiz çok üzgünüz. Senin de üzülmen çok doğal. Ben/biz senin hep yanındayız. Ne zaman istersen konuşabiliriz. Onu hatırlarız, konuşuruz, istediğinde birlikte oynarız. Ben seni çok seviyorum. Seninle daha çok yıllar yaşamayı planlıyorum, birlikte daha pek çok şey paylaşacağız.
Ç: Peki hiç geri gelmeyecek mi?
E: ‘Artık geri gelmeyecek ve bizimle olamayacak. Sen ne zaman onu hatırlamak istersen, birlikte fotoğraflarına bakabiliriz’ şekilde cevaplanabilir.
“Sonsuza kadar uyumak”, “çok çok uzaklara gitmek”, “gökyüzünden aşağıyı izlemek” gibi yanlış düşüncelere yönlendiren benzetmeler kullanılmamalıdır.
Bu gibi cevaplar uzağa giden insanların bir daha geri gelmeyeceği endişesini yerleştirebilir. Ölümün uykuya benzetilmesi gibi açıklamalar ise çocuklarda uyku problemlerine sebep olabilir. Mümkün olduğunca benzetmelerden uzak, somut, yalın ve net cevaplar tercih edilmesi önemlidir.
Ç: ‘Mezarında ona kim yemek verecek?’
Küçük çocukların bunun kalıcı olduğunu anlamasının zor olması sebebiyle, ölmüş olan kişinin yemek yiyemeyeceği, bir daha geri gelmeyeceği, canının acıyamayacağı gibi bilgilerle detaya girilmeden durum açıklanabilir.
Ç: ‘Cennete gitti di’ mi?’
Her yetişkin kendi inancına göre ölüm sonrasına dair fikirlerini paylaşabilir. Ancak bu noktada çocuğun anlamasını güçleştirecek soyut ifadeleri kullanmamak gereklidir. Örneğin; ölen kişi için ‘melek oldu’ ifadesini kullanmak küçük yaştaki bir çocuk için anlam ifade etmeyebilir ve ölümün olumlu bir sonuçla bağlantısı olduğunu düşündürerek özendirici olabilir. İnancınıza göre, bu sorunun yanıtını bilmediğinizi de paylaşabilirsiniz. “Cevabını ben de bilmiyorum. Kesin bir cevap vermemiz mümkün değil” demekten çekinmeyin.
Ç: “Sen de ölecek misin?”, “Şimdi bana kim bakacak?”, ‘Peki kardeşime kim bakacak?’
E: ‘Şu an sağlıklıyım, güvendeyim ve bunun için endişelenmemizi gerektiren bir neden yok. Seninle daha uzun zamanlar birlikte olacağımıza inanıyorum. Bana ihtiyacın olduğunda yanında olacağım. Senin, tıpkı eskisi gibi okula gitmen, sevdiğin şeyleri yapman için yanında olacağım
(anne-baba ölümünün olduğu durumda) sevdiğin şeyleri yapman için _(çocuğun rekafatçisi)__ senin yanında olacak ve ihtiyaçlarını karşılayacak, seni çok sevecek’.
Ayrıca, kardeşe bakmak gibi büyük sorumlulukların yetişkinlere ait olduğu, onun hala bir çocuk olduğu hatırlatılmalıdır. “Bundan sonra kardeşinin sorumluluğu sende”, “Sen de olmasaydın ben ne yapardım’, ‘Baban senin güçlü durduğunu görmek ister, onun için çabalamalısın’ gibi yaşının kaldıramayacağı sorumluluklar kesinlikle yüklenmemelidir. Bakım verenin değişikliği gibi kaybın getirdiği hayat değişiklikleri konusunda sorumlu yetişkinin çocuğu bilgilendirmesi gereklidir.
Ç: ‘Benim yüzümden mi öldü’?
E: ‘Şu an üzgün olduğun için böyle düşünüyor olabilirsin ama ölümün, senin yüzünden gerçekleşmesi mümkün değil’
Çocuklar bu dönemde iç dünya ile dış dünyayı ayırmakta zorluk yaşadıklarından, dışarıda yaşanan olayların kendilerinden kaynaklı olduğunu düşünüp suçluluk hissedebilirler.
Bu sorular çocukların ölümü nasıl algıladıklarını anlamanız ve ölüm fikrinin uyandırdığı duyguları fark etmeniz açısından da oldukça önemlidir. Düşünce ve duygularına yönelik varsayım yapmadan, çocuğun ne bildiği ve neyi sorarak öğrenmeye çalıştığına dikkat edin. Bu soruları, yaptığınız açıklamaları size tekrar tekrar sorabilirler. Sabırla ve şefkatle yanıtlamaya ve açıklamaya tekrar edin. Bu sorular dışında sizin yeni bilgiler sunmamanız, cevaplanması güç farklı sorular getirebileceğinden önemlidir.
Beş yaşından küçük çocukların cenazeye katılmaları, defin işlemini görmeleri ve sizin kontrol etmenizin zor olacağı çevrede görebileceği yoğun tepkilere şahit olması, ölümü anlamlandırmasını zorlaştırabilir ve kaygısını arttırabilir.